Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Lideri Mustafa Destici, partisinin 11’inci Olağan Vilayet Kongresi’ne katılmak üzere Bursa’ya geldi. Mevcut Vilayet Lideri Haldun Filizli’nin tek aday olduğu, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) düzenlenen kongrede konuşan Mustafa Destici, Millet İttifakını eleştirdi. Savunma endüstride elde edilen başarıyı pahalandıran Destici, bundan muhalefet partilerinin rahatsız olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Daha evvel yerlilik oranı yüzde 20-30 ortasında olan bu sanayi alanımızda şu anda Türkiye yüzde 80’nin üzerinde yerlilik oranına ulaşmış durumdadır. Yüzde 100 yerliye de ulaşacağız. Artık olağan bundan kim rahatsız? Bundan Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, emperyalistler, İsrail, Rusya, Çin rahatsız. Bunları anlıyorum, bunlar bizim hasımlarımız. Yunanistan rahatsız, Ermenistan rahatsız. Lakin bakıyoruz içeride de Kılıçdaroğlu rahatsız. Ali Babacan rahatsız. Artık bizim anlamakta zorlandığımız nokta burası. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı, şayet bu devletin varlığının, ülkesinin bütünlüğünün, milletin istiklalinin ve istikbalinin yanındaysa hangi parti, ne olursa olsun bu gelişmelerden ne diye rahatsız olur? Hafta içi Sayın Cumhurbaşkanımız Arifiye tesislerinde Ulusal Savunma Bakanlığımızın yeni fırtına obüslerinin tanıtımı ve ordumuza kazandırılması merasiminde konuştu. Ve burada da başta Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesi olmak üzere oradaki tüm iştirakçiler elbette ki bu başarıyı alkışladılar. Biz de alkışlıyoruz. Pekala Sayın Kılıçdaroğlu bundan niçin rahatsız oluyorsun? Efendim neymiş, askerler niçin alkışlamışlar. Alkışlar. Elbette alkışlayacaklar. Bu eser, bu imal edilen fırtına obüsleri başta olmak üzere, savunma endüstrimizde, kendi yerli fabrikalarımızda, yerli mühendislerimiz ve çalışanlarımız tarafından imal edilen bu eserlerle hepimiz gurur duyuyoruz. Elbette alkışlayacaklar. Niçin alkışlamasınlar? Temel alkışlamayanı ya da ‘Niye alkışladılar?’ diyenleri sorgulamak gerekiyor. Natürel Babacan eksik kalır mı? Kalmıyor. O da Baykar’a yükleniyor. Baykar kim, büsbütün kendi öz sermayesiyle başta İHA ve SİHA’lar olmak üzere Türkiye’nin muhtaçlığı olan, daha evvel İsrail’den almak için Amerika Birleşik Devletleri’nden almak için birçok zahmetlere girdiğimiz, en yüksek paraları versek dahi alamadığımız, aldıklarımızda da kodlarının ordumuza ve güvenlik güçlerimize gerçek aktarılmadığı için birçok askerimizin şehit olmasına sebep olan SİHA’lar ya da İHA’lar yerine artık yerli olarak üretiyor. Geçtiğimiz hafta da Yüksekova ve Hakkari’deydim. Oradan Van’a geçtim. Gördük ki dağlar tertemiz, ovalar tertemiz bir tane bile terörist bırakılmamış. İşte bunda da bu İHA’ların ve SİHA’ların büyük katkısı var. Babacan bundan rahatsız oluyor. Onlar istiyorlar ki eskisi üzere olsun. Teröristler oralarda cirit atsınlar. Ve bunlar da buradan mutlu olsunlar. Artık buna karşı çıkmak ya da çamur atmak ya da iftira atmak fakat bundan ötürü olabilir. Bir Türk siyasetçi, bir Türk vatandaşı hatta niçin bundan rahatsız olsun ki? Şayet bundan rahatsız oluyorsa demek ki onunla ilgili bir sorun vardır demektir. Anlaşılıyor ki toplantılar Ali Babacan’ı yalnızca etkilememiş, esir almış esir. Onların esiri olmuş.”
‘EY BABACAN, TÜRKLÜĞÜN NESİNDEN RAHATSIZSIN?’
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan’a yönelik tenkitlerini sürdüren Destici, “Bu arkadaş geçtiğimiz günlerde ne dedi? ‘Anayasamızdan Türklük kavramı çıkarılsın’ diyor. O da yetmiyor. ‘Ana lisanda eğitim de değişsin’ diyor. Ey Babacan, sen Türk’ün ve Türklüğün nesinden rahatsızsın? Şayet bunu, yalnızca ağa babalarına yaranmak için yapıyorsan açıkça millete söz etmelisin. Yok tekrar emperyalistlerin maşası olarak kırk yıldır Türkiye’nin gücünü tüketmek için kullandıkları PKK ve onun uzantılarına sevecen gözükmek istiyorsan onların akıbeti neyse senin akıbetinde o olur” dedi.
‘KILIÇDAROĞLU İLETİSİNİ, NUŞİREVAN ELÇİYE Mİ VERDİRİYOR?’
CHP’nin başdanışmanı Nuşirevan Elçi’nin, CHP Genel Merkezi’nde, PKK’ya yakınlığıyla bilinen Rudaw’a verdiği röportaj sırasında, salondaki Türk bayraklarının kaldırıldığını kaydeden Destici, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Şimdi bunlar ayarlanmış saat üzere. Bir gün biri, öbür gün öbürü çalıyor. Artık ondan bir gün sonra çıkıyor Sayın Kılıçdaroğlu’nun yeni çiçeği burnunda danışmanı, Nuşirevan Elçi, PKK yanlısı bir ajansa, televizyona konuşuyor. Konuşurken de bir gün evvel bakıyorsunuz CHP Genel Merkezinde Kılıçdaroğlu’nun ya da parti sözcüsünün motamot bu türlü toplantı yaptığı salonda bir tarafta Türk bayrağı var, bir tarafta parti bayrakları var. Sonraki gün bakıyorsunuz Nuşirevan Elçi, PKK yanlısı kanala röportaj verirken Türk bayrağı kalkmış, yalnızca parti bayrağı var. İşte bunların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, ay yıldızlı al bayrağa, hürmeti da bağlılığı da bu kadar. Artık 6’lı masa var biliyorsunuz. Bu masada milliyetçi, muhafazakar olduklarını tabir eden siyasi partiler de var. ÂLÂ Parti başta olmak üzere. Artık ben bunlara soruyorum. Sanki bunlar her mevzuda laf yetiştiren, her sıkıntıda çok açık bir biçimde yüksek sesle fikirlerini lisana getirenler, sanki Nuşirevan Elçi’nin açıklamaları konusunda ne düşünüyor. Evvel Sayın Kılıçdaroğlu ne düşünüyor? ‘Aklınızı alırım’ diyor ya birileri o yayındayken televizyona reklam vermiş. Sanki Nuşirevan Elçi’ye de ‘Sen nasıl bu türlü konuşuyorsun? Nasıl Türk bayrağını oradan kaldırırsın. Senin aklını alırım’ diyebilmiş midir sanki? Yoksa iletisi ona mı verdiriyor? Yeniden tıpkı biçimde Sayın Akşener, o masada 9 saat oturdular. Ali Babacan’a dönüp, ‘Sayın Babacan, biz bir masa etrafındayız. Bir ittifak kurduk. Sen nasıl olur da anayasadan Türklük kavramını çıkarmayı söyleyebilirsin’ ya da ‘Ana lisanda ikinci bir lisanı önerebilirsin. Kardeşim benim anayasadan Türklüğü çıkaracaklarla işim olmaz’ niçin diyemiyor?”
“Bunlar vazife dağılımı yapmışlar. Biri ABD’ye bildiri veriyor. Öbürü Avrupa Birliği’ne, Almanya’ya, Fransa’ya, İngiltere’ye bildiri veriyor. Birisi PKK’ya ileti veriyor. Birisi de öteki yerlere ileti veriyor. Onun için bunlardan hayır çıkmaz. Bunlardan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti için hayır gelmez, hayır beklenmez. Onun için biz inandığımız yolda Cumhur İttifakı’yla birlikte yürümeye milletimizle birlikte devam edeceğiz” diyen Destici, Türkiye’nin istikrarlı bir sistemle yönetildiğini söyledi.
‘DEMEK Kİ 10 TOPLANTIDIR PAZARLIK YAPIYORLAR’
6’lı masaya yönelik tenkitlerini Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları üzerinden sürdüren Destici, “Bir tarafta bizim ittifakımız Cumhur İttifakı, öbür tarafta Millet İttifakı. Artık Millet İttifakı biraz daha genişledi ve 6’lı masa halini aldı. 10 toplantı yaptılar. Yedikleri, içtikleri afiyet olsun. Ona bir şey demiyoruz. Fakat ne konuştular, ne karar aldılar diye baktığımızda koskoca bir sıfır. Hala ortada alınan bir karar yok. Hala ortada ne yapacaklarıyla ilgili, milletle ilgili, devletle ilgili, dış siyasette ne yapacaklar, iç siyasette ne yapacaklar? Hiçbir şey yok. En son Sayın Davutoğlu çıktı konuştu. Ne dedi? Dedi ki, ‘Biz anlaştık. 6 parti, 6 genel lider anlaştık. Bir kişiyi cumhurbaşkanı seçeceğiz lakin ülkeyi o yönetmeyecek. Ülkeyi 6 partinin genel lideri yönetecek’. E pekala anayasada o denli yazmıyor. Anayasada diyor ki, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni halkın yüzde 50’nin üzerinde oyuyla seçilmiş cumhurbaşkanı yönetir’ diyor. ‘Hayır’ diyor, ‘O yönetmeyecek. Biz yöneteceğiz’. Pekala sizin dediğinizi kabul etmezse, ‘O vakit hükümeti yıkarız. Meclis’te onun getirdiği kanun tekliflerini onaylamayız’ diyor. Bir de üstüne üstlük diyor ki, ‘Her bir partinin genel lideri, cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. En az bir tane de bakanlık olacak’. Arkadaşlar demek ki 10 toplantıdır cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlık pazarlığı yapıyormuş. Sağ olasın Davutoğlu, bunu söyledin, milletimiz de bunu işitti. Demek ki devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü, milletin istiklali ve istikbali, milletin refahı için değil, kendi alacakları cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık için konuşuyorlar. Daha sonra da bir televizyoncu, gazeteci açıklıyor. ‘9 bin takım hazır’ diyor. Kazanırlarsa geldikleri gün vilayet valilerinden, emniyet müdürlerinden, kaymakamlardan, rektörlere kadar bir günde hepsini değiştirecekler. Yani bu hakikaten inanılır üzere şeyler değil. Lakin adamı da söylediğine pişman ettiler. Sonra birisi çıktı dedi ki ‘Oyu kadar konuşsun’. Öbürü çıktı dedi ki, ‘Onun söylediği gerçek değil’, öbürü çıktı dedi ki ‘Biz şimdi bu bahisleri konuşmadık’. Kim yanlışsız söylüyor? 6’lı masada kim gerçek söylüyor? Kılıçdaroğlu mu? Ona mı bakacağız? Sayın Akşener mi? Davutoğlu mu? Babacan mı? Başkaları mi? Kim, hanginiz gerçek söylüyorsunuz. Hepsi birbirini yalanlıyor. Bir taraftan hukuk diyeceksiniz. Bir taraftan demokrasi diyeceksiniz. Bir taraftan ulusal irade diyeceksiniz. Bir taraftan mevcut cumhurbaşkanını, hükümeti anayasaya uymaya davet edeceksiniz. Maddelere uymaya davet edeceksiniz. Bu ne yaman bir çelişki. Ve ne yaman bir tutarsızlık ve ikiyüzlülük. Onun için onlardan bu millete yarar gelmez. Bu devlete yarar gelmez. İnananlara, milliyetçiliğe, maneviyatçılığa, ahlaka kıymet verenlere hiç yarar gelmez” diye konuştu.
‘BİRİ BİR TARAFINDAN, OBURU ÖBÜR TARAFINDAN ÇEKECEK’
Millet İttifakı’nın iktidara gelmesi halinde Türkiye’nin kaosa sürükleneceğini belirten Büyük Birlik Partisi Genel Lideri Destici, “Şimdi, birisi diyor ki ‘İstanbul Kontratından yanayız. Gelir gelmez onu getireceğiz’ diyor. Öbürü diyor ki, ‘Hayır biz İstanbul Sözleşmesi’ne karşıyız’. Birisi diyor ki, ‘Türklüğü anayasadan çıkaracağız’. Öbürü daha bir şey diyemiyor. Daha hiç kimse bir şey diyemedi. Ondan öbürü geliyor diyor ki, ‘Biz gelirsek Esad’la görüşeceğiz’. Öbürü diyor ki, ‘Görüşmeyeceğiz’. Yani bunlar maazallah bu türlü bir yetki ellerine geçirseler biri bir tarafından çekecek, öbürü öbür tarafından çekecek. Yönetilemeyecek ve Allah korusun Suriye üzere, Libya üzere, Irak üzere kaosa gidecek bir Türkiye gördüğümüz” sözlerini kullandı.
